Sabah 9:30 da doluştuk arabalara ve köyümüze gitmek için koyulduk yola istikamet Ataköy daha önce burada bahsettiğim organikyaşama geçebilmek amacı ile aldığımız evin bulunduğu köye isim benzerliği haricinde İstanbuldaki Ataköyle hiç alakası yok bu Ataköyün bu köy Kırklarelinde.İstanbulla arası 180 km. ve yaklaşık 2 saatte vardı küçük kafilemiz köye ve hemen bir keşif turu yaptık evde sonrasında fazla oyalanmadan başladık işe.Yaklaşık 2 hafta önce kamyona sığdırabildiğimiz eşyaları yollamıştık ve babamla nakliyeciler eşyaları salonun ortasına indirip geri dönmüşlerdi.Erkekler eşyaları taşımaya başladı çocuklar da bahçeye dağıldılar biz bacılar da aldık deterjanı bezi elimize giriştik temizliğe her nekadar hava güneşli de olsa evin içi buz gibiydi ve babam da hemen sobayı kurdu.Daha önce hiç soba yakmadığım için bu konuda engin tecrübesine güvendiğim ve sobamızın sahibesi Bacımdan soba nasıl yakılır konulu ufak bir seminer aldım buarada malum 1 haftamız çocuklarla burada geçecekti.Ev o kadar soğuktu ki arada bahçeye çıkıp ısınıp işe geri dönüyorduk.
Öğlene doğru çocuklar acıktık demeye başladılar yemek pişirmek için getirdiğimiz piknik tüpünü doldurtmaları için dedeleri bakkala yolladık ama köydeki tüpçüde tüp kafası olmadığı için çay yapma hayallerimiz suya düştü ve çocuklar sandviçle idare etmek zorunda kaldılar.
Evi temizledik eşyaları yerleştirdik ve evde yiyecek hiç birşey olmadığı için bakkala gidip birşeyler alalım dedik ama bakkal demekle haksızlık etmeşim küçük bir marketti resmen aradığımız hemen hemen hereşeyi bulduk ve eve geldik.Yolcularımızı uğurladık onlar 19:00 da yola çıktılar ve evde Eren Bera babam ve ben kaldık tam 1 hafta sürecek köy maceramız da böylece başlamış oldu hem de ne köy macerası internet yok(ben bu günlükleri eve geldikten sonra o günün tarihini atarak yazmaya başladım) televizyon yok hal böyle olunca zaten çocuklar koşturmaktan biz de çalışmaktan yorulmuştuk saat 21:30 olmadan yatakalar kurulmştu ve biz uyumak için hazırlıklara başlamıştık bile hoş bu yorgunlukla nasıl uyuyacaksak...
İstanbul yolcularının evlerine vardıklarını öğrendikten sonra sabah başıma geleceklerden habersiz entelim ya organik hayat yaşayacağız ya zararlı sinyallerden etkilenmeyelim diye ben kapattım telefonu şöööyle sağlıklı bol oksijenli bir uyku uyuyalım diye ama uzun bir süre uyuyamadım yorgunluktan lafaramızda.
Yukardaki fotoğraf köyden küçük bir kesit  aşağıdaki güzellik de Rodi evin eski sahipleri bırakıp gitti onu hikayesini bir ara anlatırım çok üzüldük ne yapacak yalnız buralarda diye ama bir şekilde başının çaresine bakmış köylüler de yiyecek vermişler bakmışlar yani bu garibe.Çocuklar aşık oldular resmen ona hele Bera bıraksak onunla yuvasında yatacak:))



Kursta haftanın projesi olan önlükler için model ararken rasladım bu tombiş kıza ve hemen 1,3,
15 tane yapmaya başladım ama araya giren işler nedeni ile zavallımlar yarım kalmışlardı ve biz onların üzerine çanta yapmaya başlamıştık bile ama onların daha fazla yarım yarım durmalarına gönlüm elvermedi ve sikelenip bu tenbellik nereye kadar gidecek diyerek kendime geldim hazır atölye mi de yeniden dekore etmişim yarım işlerim bir yığın halinde hasretle gün yüzüne çıkmayı bekliyorlar.Kızlarıma gelin bakalım siz şöyle yamacıma ben sizi bir aydınlığa kavuşturayım dedim iyi ki de demişim şunların güzelliğine bakın yaaa (ben yaptım diye söylemiyorum desem yalan olur)


 Bu meraklı kardanadamlı önlüğü yapmıştım ilk olarak ama bir türlü eklemek nasip olmamıştı eğer bu meraklının nereye baktığını ve nasıl bir önlük ortaya çıktığını görmek istiyorsanız buyurun  Pasajıma iyice reklamcı oldum sanki....
Kış aylarında yemek yapmakta herzaman zorlanmışımdır çünkü kışsebzeleri ile pek aram yok hele hele sevgili kabakla "kendileri yaz sebzesi olsalar da" hiç yıldızımız barışmadı ve ben de  kabakla pişirebileceğim yemekler konusunda sürekli bir arayış içinde oldum ve pek çok yemek denedim sanırım bu tarif arayışıma bir süre ara verdirecek hatta artan içmalzemeyi daha önce burada bahsettiğim biberlere doldurup dolmaya yeni bir boyut katmayı
düşünüyorum.Tarifin orijinali ve harika fotoğraflarla yapılan aşamalı tarifi için tıklayınız.

Sebzeli Kabak
Malzemeler:
-1 kilo kabak
-2 ortaboy soğan
-1 küçük kutu garnitür
-1 küçük kutu mısır
-200 gr. pirinç
-1 adet etsuyutablet
-200 gr.rendelenmiş peynir
-dolmalık fıstık (opsiyonel)
Yapılışı:
-Kabakları enlemesine ikiye bölüp içlerini çıkarın.Fırın tepsisine dizip üzerine ve içine zeytin yağı sürüp tuz serpin.175 dereceli fırında 10 dadika pişirin.
-Soğanları ve kabak içlerini küçük küçük doğrayın önce soğanları kavurun ve ardından kabakları da ekleyip 10 dakika kavurun.
-Suyu kaynatın ve etsuyu tableti ve yıkanmış pirinçleri ekleyin ve pirinçler yumuşayıncaya kadar pişirin.
-Kavrulmuş soğana ve kabağa pirinçleri garnitürü mısırı  ve rendelenmiş peyniri(dilediğiniz peynir olabilir ben tellikaşar peynir kullandım) ekleyin.tuz ve karabiberi ekledikten sonra iyice karıştırın.Tuz eklerken etsuyu tablette bulunan tuzu da hesaba katmayı unutmayın.
-Karışımı pişen kabakların içine tepeleme olacak şekilde doldurun üzerlerine de kavurduğunuz dolmalık fıstıkları ekleyin orjinal tarifte çekirdek içi kullanılıyordu ama evde olmadığı için ben dolmalık fıstık koydum o da çok yakıştı siz evde olan malzemeye göre tercihinizi yapabilirsiniz.
-175 derece fırında 20-25 dakika pişirin.
İnternetten indirdiğim ve birgün denerim diye kaydettiğim tarifler o kadar birikmiş ki anlatamam ve hal böyle olunca bilgisayarımda bilgi temizliği farz oldu.Nasıl olacak bu temizlik? Geri dönüşüm kutusuna göndererek değil elbette önce denenecekler ve beğenilirse burada tarifleri yayınlanacak beğenilmezlerse de direkt dönüşüme yollanacaklar.
Malum en sevdiğim öğünün kahvaltı olduğundan bahsetmiştim ben de ilk denememi kahvaltılık seçeneklerden yapayım dedim ve tarif sahibinin ballandıra ballandıra anlattığı mikrodalga fırında 4 dakikada pişen böreği denemek için girdim mutfağa ama öyle anlattığı gibi 4 dakikada değil 15 daakikada pişti tarifte mikrodalga fırında üstünün kızarmayacağı düşünülmüş olacak ki salça sürün diye yazıyordu ama hanım hanım salçayı üstüne sürdük peki altı ne olacak .. frınımın ızgara özelliğini kullanıp üzerini misler gibi kızarttım ama altı hamur kaldı ve tarif fiyaskoyla sonuçlandı bizim 15 dakikalık börek de kuşlara kahvaltı oldu tabii.İlk tarif tutmadı  diye yılmadım ve günün ilerleyen saaatlerinde akşam yemeği için hazırlıklara başladım.Onu da bunu da derken
Mercimek Çorbası
Mantarlı Et Sote
Erişteli Makarna 
Mantarlı Salata
Tambuğdayunlu Ekmek
Kurumeyve Hoşafından oluşan menü çıktı ortaya tarifler de çok yakında.Tarifler için bilgisayar başına gidip gelmek yemek yapmaktan daha çok yordu beni bu yüzden tarifler başka zaman kaldı:))
 Yabancı kanalların yemek programlarında ya da yabancı dergilerde görürdüm bu biberleri daha sonra marketlerimizde de satılmaya başlandı oldukça yüksek fiyatlardan  ama dün gittiğim semt pazarının bir tezgahında arzı endam etmişlerdi bu capcanlı renkleri ve marketlere kıyasla biraz daha düşük fiyatları ile.Ben de listemde olan mantarlı sotede kullanmak ve fajita yapmak için attım her renkten ikişer tane sepetime iyi etmişim ama değil mi şu renklerin güzelliğine bakın şimdi bunlardan dolma yapmayı düşünüyorum haftaya pazara gelirlerse alayım şöyle her renkten ohhh mis.