Yüzüklerin Efendisi
serisinin bol oskarlı yönetmeni Peter Jackson
maceranın öncesini anlatmak için geçmiş kamera arkasına.J.R.R. Tolkien
imzalı Hobbit
kitabını iki parça olarak çekmiş Jackson
.Bunu özellike
belirteyim ki ben ve sinemadaki diğer seyirciler
gibi film bittiğinde şaşkın şaşkın perdeye bakmayın.Filmde bu sefer Bilbo Baggins merkezli bir macera anlatılıyor.Eski kadro tamamen korunmuş.Seriden Ian McKellen
, Elijah Wood, Hugo Weaving, Cate Blanchett, Orlando Bloom, Christopher Lee gibi isimler bu filmde de yer almışlar. Bunlara ek olarak Lost‘un Evangeline Lilly‘si, Pushing Daisies‘in Lee Pace‘i ve Sherlock‘dan tanıdığımız Martin Freeman‘ı da izledik The Hobbit‘de.
Bilbo Baggins sakin hayatına rutin bir şekilde yaşarken kapısı çalınır
ve içeriye Gandalf girer. Bilbo Baggins ve beraberinde 13 cüceyide
Ejderha Smaug’un zamanında cücelerden çaldığı hazineyi kurtarmak üzere
uzun bir maceraya ilk adımlarını atacaklardır.
Aslen bu maceranın sahibi cücelerdir. Ejderha Smaug’dan çalınan
hazinelerini ve yerleştiği eski vatanları olan Yalnız Dağ’ı geri almak
istemeleri üzerine Gandalf’tan yardım isterler fakat Gandalf sürekli
onlarla olamayacağı için Bilbo Baggins’ın onlara eşlik edebileceğini
söylemesi üzerine yolculuk başlamaktadır.
Bilbo Baggins ve cücelerinle beraber onların kralı Thorin, bir zamanlar
ellerinde bulunan hazineyi geri almakta kararlıdırlar. Fakat bir sorun
varki artık Yalnız Dağ’da Troller, Goblinler ve birbirinden iğrenç
yaratıkları dolaşmaktadır. Bunların yanısıra ilerleyen bölümlerde Erebor
Krallığı’nın kurtuluşundan tutunda beş ordu şavaşlarına kadar macera
dolu bir serüvenle beraber herkesin kaderini değiştirecek olan yüzüğüde
bulacaklardır.Demiş
buradaki yazar ve kısaca özetlemiş filmi.
İlk bakışta hemen hemen Yüzüklerin Efendisinin aynısı gibi görünse de 3 boyutlu çekilmiş olması bence büyük bir artı.O muhteşem YeniZelenda manzarası daha bir ön plana çıkmış.Çıkmış çıkmasına ama iyilerin yanında da kötüler de pek bir gerçekçi ve ürkütücü olmuştu.Orglar ve onların hayvanları çok korkunçtu.
Biz Cuma akşamına bilet bulamadığımız için mecburen Profilo AVMdeki sinemada seyrettik.Ses kalitesi berbattı eminim daha iyi salonlarda daha keyifli seyredilecek bir filmdi.Sinemanın koltuklarının arası o kadar dardı ki hayatımda ilk defa uzun boylu biri olmadığıma sevindim.Uzun boylu birininn dizleri rahatlıkla öndeki koltuğuna değebilirdi.Birşey için yerinden kalkıp koridora ulaşmak zulümdü resmen.Zulüm koltuklarla da bitmedi yanımda oturan çift film boyunca kıkır kıkır gülüp durdular sanırsın ki aynı salonda iki farklı film seyrediliyor.Ben Hobbiti seyrediyorum onlar da Tirakulayı ama bundan kimsenin haberi yok.Tamam eğlenceli ve komik bir filmdi ama o kadar da gülünecek sahne yoktu.Filmin başından sonuna güldüler kardeşim.Böyleleri adamı sinemadan soğutur.Alacaksın miss gibi 3 boyutlu televizyonunu kuracaksın ev sinema sistemini paşalar gibi evinde seyredeceksin filmi ohhh mis.Proflio sinemalarının bir tek avantajı vardı diğer sinemalardakinin aksine burada mısır keyfine küçük bir servet ödemiyorsun kafedeki fiyatlar oldukça uygundu.
Hasılı kelam eğlenceli bir film olmuş bence seyredilmeli ama muhakkak 3 boyutlu seredilmeli ve bence dublajlı seyredilmeli alt yazıyı okumakla uğraşmaktan filmdeki bir çok güzel sahneyi kaçrdığımı düşünüyorum.Bak bu fikir hoşuma gitti hafta içi birgün de dublajlı seyredeyim ben bu filmi.İlerleyen günlerde bilet bulma sıkıntısı yaşamayız iyi bir salonda yeniden seyretmeye değer bence.