Yemek bloglarında görüp görüntüsüne bayıldığım ve her zamanki gibi bunu ben de yapmalıyım diye düşündüğüm bir tarif bu tart.Düşünmekle kalmayıp bana hediye gelen güzelim tart kalıbını feda edip yani iade edip bu pasta için kullanılan özel tart kalıbını aldığım da doğrudur.Hatta denediğim bir çok tarifi tutmaması nedeni ile kalıbıma ve satın aldığım mağazaya saygılarımı da yollamışlığım vardır ta ki bu son tarifi geliştirip deneyinceye kadar.Verdikleri acayip tariflerle kendimden ve kalıbımdan şüpheye düşmeme neden olan o blog sahiplerine ne demeli bilmiyorum.



    Blogger etiğine ters düşmeyeceğini bilsem bu çok sevgili takipçisi çok olan ama tarifleri tutmayan siteleri ifşa etmek de içimden geçmiyor değil ama ben tarifimi verip çekileceğim mutfağıma yeni tarifler denemeye.Bu pastanın adı farklı diğer bloglarda ama bana çok bir kibar ve gereksiz geldiği için kendimce değiştirdim tarifin adını.Siz olsanız ne ad verirdiniz bu pastaya?





Çikolatalı Tart Pasta
Malzemeler:
Keki için
-2 adet yumurta
-1.5 türk kahvesi fincanı tozşeker
-1 türk kahvesi fincanı süt
-1 türk kahvesi fincanı sıvıyağ
-3 türk kahvesi fincanı un
-2 yemek kaşığı kakao
-1 paket vanilya
-1/2 paket kabartma tozu
Kreması için
-1/2 litre süt
-1 çay bardağı toz şeker
-1 adet yumurta
-1 yemek kaşığı un
-1 yemek kaşığı nişasta
-1 paket vanilya
-100 gram labne peynir

Yapılışı:
Kekin yapılışı:
-Yumurta ve tozşeker krema kıvamına gelinceye kadar çırpılır.
-Süt ve sıvıyağ eklenip çırpmaya devam edilir.
-Un,kabartma tozu,vanilya,kakao elenerek sıvı karışıma katılır ve homojen bir karışım elde edinceye kadar çırpılır.(bu çırpma işlemini mutfak robotu ile değil de tel çırpıcı ile yaparsanız daha iyi sonuç alırsınız.)
-Kek karışımı yağlanmış kalıba dökülüp 175 derecede ısıtılmış fırında 20-25 dakika pişirilir.(kekin pişip pişmediğinden emin olmak için herzamanki gibi kürdan testini uyglamayı ihmal etmeyin çünkü her fırının kendine özgü pişirmesi vardır.)
Kremasının yapılışı:
-Sosun yapılacağı tencerede yumurta ve şeker iyice çırpılır
-Çırpılan yumurtalara süt azar azar ilave edilerek çırpmaya devam edilir.
-Un nişasta ve vanilya eklenip iyice karıştırılır.
-Tencere orta ateşli ocağa alınır ve muhallebi kıvamı alana kadar pişirilir.
-Ocaktan alınan krema 2-3 dakika bekletildikten sonra labne peynir eklenir ve karıştırılır.
Pastanın Birleştirilmesi:
-Pişirilen kek 1 çay bardağı sütle ıslatılır.(ben kakaolu süt kullandım çok fazla ıslatmamaya dikkat edin)
-Soğuyan krema kekin orta kısmına dökülür ve üzerine kakao elenir.


   Bu fotoğrafı çekerken  keçilerim bu pastayı çok sevdi konulu çalışmam yazar ve instagramda facebookta ve bilumum mecralarda paylaşırım diye düşünüyordum ama onlar pastadan çok teknolojinin tadını çıkarırgibiler nedersiniz?Ama laf aramızda bitirdiler tabaklarındaki pastalarını yani pastam onlardan geçer not aldı.Günün notu dersi çıkarmı :tarif tutmadı diye yılmak yok denemeye devam.










   Geldik beklenen güne:Vizyona girer girmez görmeliyiz maceranın sonunu derdinden daldık sinemaya.Hemen hemen bütün koltukları satılmış salonda B sırasından bulabildiğimiz koltukta çene havada tam 3 saat seyretmek zorunda kaldığım film bir de 3 boyutlu olunca sinemadan yoğun bir baş ağrısıyla çıkacağım sanırım düşünceleri ile başladım seyretmeye öyle bir kaptırmışım ki kendimi filme bir ara salon aydınlandı ve ara verildi  o kadar zaman nasıl geçti anlamadım.Tekrar salona geri döndük ve oturduk koltuklarımıza kavga dövüş savaş derken bir de baktım ekranda Peter Jackson yazısı.Geçer mi bu 3 saat derken koca üçleme bitmiş haberim yok.Gelelim teknik mevzulara.Beni okuyan da geçimimi sinema eleştirmenliğinden sağlıyorum sanacak.Evet  eleştirmen değilim  kendi ama kendi çapında iyi bir seyirciyim canım e blog sahibiyim üstüne bir de anneyim(artık ne alakası varsa) 3-5 kelam benim de hakkım öyle değil mi?Teknik mevzu dediysem öyle oyunculardan,sahne çekimlerinden,makyajdan,yönetmenin yeteneğinden,bütçeden ve bunun gibi konulardan bahsetmeyeceğim elbette bunları anlatan bir sürü site var zaten.Entellik olsun diye öyle teknik-meknik yazdım.Benim bu yazıyı yazma sebebim gittim seyrettim ve bunları düşündüm diyebilmek.
    Film 3 boyutluydu ama ya ön sıradan seyretmemden kaynaklıydı ya da çok fazla savaş sahnesi olduğu için sahneler ve geçişleri o kadar hızlıydı ki ben 3. boyuttan pek bir şey anlamadım . Alt yazıyı okuyacağım diye uğraşmadan sahnelere odaklanabileyim diye bu sefer hiç sevmesem de dublajlı seyretmeyi tercih etim üstelik.Nedendir anlamadım ama film bana çok kısa geldi birden bire bitiverdi ilk 2 film daha doludoluydu sanki.Sanırım bu sefer olay tek bir mekanda geçtiği için böyle hissettim acaba siz de seyredince aynı şeyi düşünecek misiniz?





   The Hobbit üçlemesinin son bölümü olan üçüncü film:5 Ordunun Savaşı.Bu bölümde Bilbo Baggins, Thorin Meşekalkan ve Cüceler Bölüğü’nün maceraları sona eriyor haliyle.Yurtlarına tekrar kavuşan Erebor Cüceleri, Ejderha Smaug'un kendileri yüzünden Göl Kasabası'nda yaşayan insanlara saldırdığı gerçeğiyle yüzleşmek ve sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaklar.Bir de cüceler kralları Thorin Meşekalkanın  Arkentaşı'nı ararken ve hazinesini korumaya çalışırken ejderha hastalığı denilen bir hastalığa yakalanması sonucu dost,arkadaş,minnet,saygı gibi değerler silsilesinden mahrum kalması ile elfleri ve insanları karşısına almış ve onlarla savaşın eşiğine gelmişlertir.Yetmezmiş gibi Lord Sauron planladığı gizli Yalnız Dağ saldırısı için dört Ork bölüğünü de Erobora  göndermiştir. Şimdi Cüce, Elf ve İnsanların önünde iki seçenek vardır: Ya birleşip birlikte savaşacaklar ya da hep beraber yok olacaklardır. Beş ordu toplanıp savaşa girmeye hazırlanırken Bilbo hem kendi hayatını hem de arkadaşlarını kurtarmak için çalışmak ve yeri geldiğinde de o mufak bıçağından hallice kılıcıyla savaşmak  zorunda kalacaktır işte hikaye böyle gelişir gider.Siz de filmi syredecek olursanız yorumlarınızı benimle paylaşın lütfen.